batıl etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
batıl etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Aralık 05, 2010

gereksiz ama önemli şeyler

bazı insanların karşılarında dart tahtası asılı durmamalı. ne kadar kendini tutmaya çalışsa da sonunda üstündeki sayıları toplayıp, çıkarıp, çarpıp hatta karesini alıp diğerine bölüp falan onların arasında bir bağlantı bulmak için beynini yakabilir. karşılıklı sayıların toplamından farklarını çıkarırsaaak...
insanların bulunduğu ortamlar çok yorucu olur; kanlı canlı insan olmasına gerek yok, diziler, filmler falan da aynı işi görür. her görünen elde 5 parmak olup olmadığını kontrol etmek baş döndürür. marilyn monroe'nün ayağında 6 parmak var!
tipografik bir tasarımda koyu/büyük/farklı yazılmış sözcüklerin ayrı bir cümle oluşturup oluşturmadığı, alttan alta bir mesajı olup olmadığı gibi araştırmalar yaparken, yazının tamamında ne yazdığı okunamayabilir.
binadaki merdiven sayısının gün içerisinde değişmeyeceğini bilmek, onları tekrar tekrar saymaya engel değildir. apartman girişindeki üç basamak bile önemli bu konuda. tek tek, çifter çifter, üçer üçer sayarak, sayma işlemine minik sürprizler eklenebilir. her katta 18 basamak olması ve bir adımda 4 basamak çıkamamak nedeniyle, hep de tam bölen sayılarla çıkılır o merdivenler. artan basamak yok, çok süper. bir katı tek tek, bir katı çift çift diğer katı da üç üç sayınca yorucu olur ama hala toplamda 57 basamak olduğunu bilmenin rahatlığı her şeye değer.
yazı yazarken bir sözcük değil beş sözcük bile önce bir yanlış yapıldığı fark edilince yazılmış olan tüm sözcükler silinerek geri gidilir ve düzeltme yapılıp hepsi yeniden yazılır.

bonus: bir internet sitesi içinde dolaşıldıktan sonra siteyi kapatırken önce anasayfaya dönülür ki ortalık dağınık kalmasın.

Mayıs 02, 2010

Quija Board

küçükken tepsi içine, üstüne harfler, rakamlar, evet ve hayır yazan kağıtlar hazırlayıp; kahve fincanının içine dualar okuyup ruh çağırmıştık kuzenlerle. parmaklarımız ters duran fincanın üzerinde, gelen ruha sorular sorup, fincanın tek tek harfleri gezerek yazdıklarını okurken birden ışık söndü ve odanın kapısı yavaşça, gıcırdayarak açılmaya başladı.
en büyüğümüz 12 yaşındaydı o zaman. çığlıklar atarak, ağlayarak birbirimize sarıldık, annemin "kemal, korkudan öldüreceksin çocukları" diyen sesini duyana kadar. deli babam gerçekten korkudan öldürecekti küçücük çocukları.
yıllar sonra discovery'de hayaletlerle ilgili bir belgesel izledim. aslında hayaletlerin olduğu, insanları rahatsız ettiği gerçek olaylar diye gösterilen bu seride, evinde bazı gerçeküstü olayların olduğunu iddia eden insanların bu olaylardan rahipler aracılığı ile kurtulmasını anlatıyordu. bir nevi "The Exorcist". (bir de el kamerasıyla çekilmiş paranormal activity var) bu tip hikayelere inanan insanlar için bedenimizin içinde yaşayan bir ruh var, ölümsüz. bizi kıyamette temsil edecek ve onun üzerinden ceza ya da ödül belirlenecek ve benim ruhum epey rezil olacak oralarda maalesef, sürekli cezaya maruz kalarak :)

neyse laf aramızda aslında ruh diye bişi yok

Ocak 19, 2009

gözleme

Kaşınmak..   Ayaklarım kaşınıyo, yolculuğa çıkcam sanırsam ama önce sağ avucumun kaşınması lazım ki para geçsin elime. Bi sürü param olup dünya turuna çıkarsam da nazar değmesin diye k*çımı kaşırım. Sonra “sen kaşınıyon heee” diye bi temiz döverler beni. Başımın kaşınmasının batıl bir dayanağı var mı bilmiyorum ama uzun zamandır banyo yapmıyosun anlamına geliyo ampirik olarak değerlendirirsem..

Refleks..   Evden çıkmadan önce holdeki aynaya bakmak bir reflekstir. Merdivenlerden inerken anahtarı kapının üstünde mi bıraktım acaba diye dönüp kontrol etmek de. Otobüs gelirken kartının içinde biniş hakkı kalmış mı diye tekrar bakmak da. Otobüse bindikten sonra oturabilceğin bir yer varsa neden kimse buraya oturmamış acaba koltukta bişi mi var diye endişelenmek ve ineceğin durağa geldiğinde kalkıp acaba cebimden bişiler düştü mü diye etrafı kolaçan etmek de.. insanların refleksleri bunlardır, bi ben manyak değilim ya

Esnemek..   Çok muhteşem bir sihir gösterisi yapcam şimdi. “insanlar sadece uyurken esneyemezmiş” yani koşarken, konuşurken, yemek yerken hatta kaşınırken esneyebiliriz. Şimdi tek bir hareketle neler yapıyorum (ne sihirdir ne keramet el çabukluğu marifet) “insanlar uyurken sadece esneyemezmiş” haline gelen cümleye bakıyorum yani uyurken koşabiliriz, konuşabiliriz, yemek yiyebiliriz hatta kaşınabiliriz ama esneyemeyiz!

 Arkasına bakmadan gün batımına doğru yürürken, sessizce sihirli sözleri tekrarlıyordu: “Abracadabra”