her hangi bir felaket durumunda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sorumluluklarını bilmeyen vatandaşlar kurban olur, tedbirini almış has vatandaşlar ise sefasını sürer. biz de bu minvalde evimizin tüm odalarını alt kat komşularımızı yatırabileceğimiz şeklide birer yatakhaneye çevirdik, para toplayıp helikopter kiraladık ve arabalarımız sele kapılıp gitmesin de sonra belediyemiz suçlanmasın diye hepsini çatılara teraslara taşıttık; felaketten pay çıkardık, ilerde kuraklık olduğu zaman belediye başkanımız bizlere kızmasın, bizim yüzümüzden suçlu duruma düşmesin diye, sırf ona yakışır vatandaşçıklar olabilmek için balkonumuza yağmur suyunu toplayabilecek damacanalar, leğenler, kovalar dizdik.
elimizden daha ne gelir, nasıl önlem alabiliriz diye düşünürken yine akıl kumkuması, zeka pırıltısı, çözüm üreteci başkanımızın tavsiyelerine dönüp baktık ve onun rehberliğinde mahallemizdeki tüm mazgalların üzerindeki yaprakları topladık ki sel suları akıp gidebilsin, çünkü sel olmasının nedeni 16 yıllık başkanımızın alt yapı konusunda elinden gelenden fazlasını yapmış olmasına rağmen dökülen yaprakların mazgalları tıkamak suretiyle i.m.g. başkana bir nevi tuzak kurması, aslında onun bu dünyada bir sınava tabi tutulması ve bu sınavları elbirliği ile aşmamız sonucunda cenneti garantilemesi. zaten o kadar güzel gülümseyen bir insanı cennet dışında bi de ankaraspor başkanlığına yakıştırabiliyorum, başka her şey eğreti duruyor. (burdan futbol federasyonunu kınamadan da geçemeyiz çünkü tam da doğal felaket sırasında yapılacak şey değildir bu federasyonun yaptığı. kahrol federasyon al sana bombe...)
zaten başkanımız yıllar önce bugünleri düşünerek bir takım başka tedbirler de almış, tüm ankara'yı alt geçitlerle donatmış ve onları bilinçli olarak kanalizasyon seviyesinin altında yaptırmıştı ki sel olduğu zaman tüm alt geçitler suları çeksin, halk daha fazla zarar görmesin. doğal bir felakete daha ne kadar fazla önlem alınabilir ki zaten. yani şimdi deprem olsa bunun suçlusu yerel yönetimlerdir diyebilir misiniz? adam gitmiş fay hattının üstüne evini yapmış, deprem olunca tabi ki yıkılacak. dere yatağına ev yapmış, yağmur yağınca tabi boğulacak. yani 16 yıldır baştalar diye her şey onların suçu değil ki, 44 yıl başta kalmış olan chp'nin daha çok suçu var. zamanında yerleşim alanı olmasa bile, kentleşme olmasa bile bulduğu boş alana kanalizasyon, su, elektrik döşeyecekti ki şimdi sorun çıkmasın. işte bunların hepsi bu yüzen aslında Atatürk'ün suçudur.
bunların yanında bir de tabi ki 7. caddenin trafiğe kapatılıp alkolden arındırılması en önemli tedbirlerden biri. şimdi düşünün bi, sel oldu diyelim; 7. caddede araba olmadığı için hiç bir araba zarar görmeyecek ve bunun yanında alkolün yasaklanması sayesinde herhangi bir sel basması durumunda içkiler de sele karışıp selin suyunu artırmayacak. bunların hepsi birer önlemdir, felaketlere çözümdür. bu kadar başarılı çözümleri uygulayabilmek için bile izin alması, referandum yapması gereken bir belediye başkanı daha ne yazpsın ki hizmet getirebilmek için?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder