bir ülkenin bağımsız varlığını sürdürebilmesi için en önemli şey kültürünü ve dilini yaşatabilmesidir. kendi anladığı dili doğru düzgün konuşamayan insanlar kültürlerini unuttukları gibi vatan sevgisini, ulus olma bilincini de kaybederler. dil, aynı kültürden gelmenin ve bir arada yaşamanın en önemli unsurudur çünkü zor zamanında yardım isterken, memnuniyetini bildirirken, canın sıkılıp da sohbet etmek istediğin zaman karşı tarafın seni anlayabilmesi asıl konudur. kendi dilinde tv yayını için yırtınmanın, eğitimini istemenin nedeni de budur sanırsam...
türk halkının kendi diliyle ilgili tek derdi ülkeye gelen yabancıların basına, meclise ya da selamladığı askerlere türkçe birşeyler söylemesidir.
"merhaba asker" der birisi, herkes sevinip heyecanla el çırpar "ay koskoca devlet başkanı merhaba dedi, asker dedi. ay pek de şirin söyledi, ne sıcak kanlı adam" sanki adam tüm ziyareti boyunca türkçe iletişim kurmuş gibi abartılır bu bir de. "obama türkçe konuştu". sempati kazanır halktan, diline çok önem veriyor ya herkes. "ay zaten adı da hüseyin canım, bizden o da işte" kızılderililer de türkmüş ki zaten.
ama yazı yazmaya gelince türkçe'yi obama kadar bile kullanamaz kimse. ayrı yazılması gereken de, mi, ki hep birleşik.. "bende seni seviyorum" demiş sevgilisine. ama bildiği bazı kuralları da kullanmaya çalışıyor, örneğin; "ünsüz uyumu"nu kural olarak tam bilmese de konuşma sırasındaki sesten dolayı yazısında kullanıyor bunu "burak'ta bizimle ewe gelçekmiş! ;)"
birleşik yazılması gereken -de ve -ki için bir sorun yok, her şeyi birleşik yazınca onları mecburen doğru yapmış oluyorlar.
almanlar için dil o kadar önemli ki adamlar dünyanın her yerinde (televizyon) television olan sözcük için bile almanca bir karşılık bulup fernseher demişler. ingilizceyi çatır çatır bilen fransızlar ölüm döşeğinde olsalar, azrail ingilizce konuşsa sallamazlar. azeriler ana haber bülteninde "vaşington'da" "corc buş" diye yazılarla haberleri verirler. bizimse ana dilimiz ingilizce olmak üzere, ya da bu gidişle arapça...
türk halkının kendi diliyle ilgili tek derdi ülkeye gelen yabancıların basına, meclise ya da selamladığı askerlere türkçe birşeyler söylemesidir.
"merhaba asker" der birisi, herkes sevinip heyecanla el çırpar "ay koskoca devlet başkanı merhaba dedi, asker dedi. ay pek de şirin söyledi, ne sıcak kanlı adam" sanki adam tüm ziyareti boyunca türkçe iletişim kurmuş gibi abartılır bu bir de. "obama türkçe konuştu". sempati kazanır halktan, diline çok önem veriyor ya herkes. "ay zaten adı da hüseyin canım, bizden o da işte" kızılderililer de türkmüş ki zaten.
ama yazı yazmaya gelince türkçe'yi obama kadar bile kullanamaz kimse. ayrı yazılması gereken de, mi, ki hep birleşik.. "bende seni seviyorum" demiş sevgilisine. ama bildiği bazı kuralları da kullanmaya çalışıyor, örneğin; "ünsüz uyumu"nu kural olarak tam bilmese de konuşma sırasındaki sesten dolayı yazısında kullanıyor bunu "burak'ta bizimle ewe gelçekmiş! ;)"
birleşik yazılması gereken -de ve -ki için bir sorun yok, her şeyi birleşik yazınca onları mecburen doğru yapmış oluyorlar.
almanlar için dil o kadar önemli ki adamlar dünyanın her yerinde (televizyon) television olan sözcük için bile almanca bir karşılık bulup fernseher demişler. ingilizceyi çatır çatır bilen fransızlar ölüm döşeğinde olsalar, azrail ingilizce konuşsa sallamazlar. azeriler ana haber bülteninde "vaşington'da" "corc buş" diye yazılarla haberleri verirler. bizimse ana dilimiz ingilizce olmak üzere, ya da bu gidişle arapça...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder