Aralık 03, 2010

sevgi saygı hoşgörü

insan sosyal hayvandır ya da insan politik hayvandır hatta insan düşünen hayvandır şeklinde sınıflandırmaların temel mesajı sonuçta insanın hayvan olması.
insanda içgüdü yoktur diyerek hayvandan ayırmaya çalışanlar olsa da -var olan içgüdülerin içdürtü olarak kabulü- bildiğin hayvanız işte. yaşamak için öldüren hayvandan daha hayvan olarak zevk için de öldürüyoruz örneğin ya da güce tapan yanımızla, sürünün en güçlüsünün çevresinde dört dönen kurtlar gibiyiz. eşek diyince alınıp aslan diyince böbürlenen özenti hayvanlarız.
sosyalleşme sonucunda yaşadığımız toplulukta bazı değerler oluşturmuşuz, saygı ve hoşgörü gibi, sevgi de belki sadece insan topluluklarına aittir bilemiyorum. ama kendi oluşturduğumuz bu toplumsal değerleri bile bilmeden kullanıyoruz, öğretildiği gibi yani ezberlediğimiz gibi.

akrabanı sevceksin; kan bağın var.
büyüğüne saygı duyacaksın; senden çok şey biliyor.
çevrendekilere hoşgörülü olacaksın; birlikte huzurlu yaşamak için.

sevmekle ilgili sorunum sevginin içinden gelmesi. sırf kan bağım var diye bana zarar veren bi insanı neden seveyim ki? hatta zarar vermesine bile gerek yok sevmek için neden bulamıyorsam neden seveyim? "sevgi anlaşmak değildir nedensiz de sevilir" melodisi eşliğinde düşünüyorum bu dediklerimi. nedensiz sevgi mi olur yahu? nedensiz olsaydı herkesi severdik. sonuçta bence kimse kimseyi sevmek zorunda değildir, sevmek için nedeni yoksa ya da sevmemek için nedeni varsa, kendine mantıklı gelen, kendine göre doğru olan bir neden.

saygı duymakla ilgili sorunum saygının karşındakinden kaynaklanması. bende saygı uyandırmayan birisine neden saygı duymalıyım? her insan saygıyı hak eder lafına katılmıyorum. o zaman gerçekten saygın olanların değeri düşmez mi? lise öğretmenlerimden ikisi arasında böyle bir kıyaslama yapıyorum. birisi öğretmenlik adına bana hiç katkı sağlamamış, sadece üst olmasını kullanarak öğrencileri susturmuş müdür yardımcımız diğeri her birimize ayrı değer verip bizimle yararlı bir ilişki sağlamaya çalışmış olan tarih öğretmenimiz. ikisine de saygı duysam tarih öğretmenime haksızlık olmaz mı bu?

hoşgörü aralarında en zor olanı bence. birçok insanın en zorlandığı konu. "düşünceme saygı duymak" değil de "ona dünyanın en yanlış şeyiymiş gibi gelen düşünceyi" hoşgörüyle karşılamak zorluyor insanları. insanların en sık kullandığı laf "tamam, saygı duyuyorum ama..." yani diyor ki "saygı duyuyorum tamam ama bi siktir git öyle şey mi olur?" hoşgörülü olmak için saygıyı bi adım aşmak gerekiyo galiba, düşünceme saygı duymasından çok ona göre yanlış olmasına rağmen hoşgörülü olması önemli sanırsam. böylece ben farklı düşünüyorum diye içinden beni öldürmek geçmez. yani bence. tam da bilemedim şimdi ama öyle gibi geldi...

Hiç yorum yok: