Kasım 30, 2010

paranoid android


çok ciddi bir insan olsam ve ciddi bir blog tutsam wikileaks ile ilgili çeviriler, yorumlar, diplomatik yaklaşımlar gibi sayfalarca yazı yazardım şimdi ama neyse ki diplomatik bilincimin tamamını okulu bitirince mülkiye'min bahçesindeki inek heykelinin dibine gömdüm.
bu sızdıran adamlar iki gündür bir takım çok gizli, gizli, sınıfsız vs belge yayımlıyor ve abd dışişlerinin elçiliklerle olan iletişiminde, elçiliğin bulunduğu ülkedeki bazı gizli kapaklı işleri ortaya koyuyor. yani aslında çoğu gizli olmasına rağmen pek de bilinmeyen şeyler değil ama olayın kilidi bunun rapor olarak sunulacak kadar gerçek olması. bizim kahve geyiklerinden farklı olmasa da koca diplomat olaydan bahsetmiş, boru mu?
belgelerin bir kısmını http://wikileakstr.blogspot.com/ türkçeye çevirmiş. dünya ayağa kalktı dün geceden beri. türkiye'de ne oldu? bazı gazeteler başbakanı övmek için yeni mecralar buldu, bazı insanlar liderlerin lakaplarını duydu, bir kısım yaratık "aman da pek önemli ülkeyiz bak bizden bahsediyorlar" diye keyiflendi ve ülkenin büyük çoğunluğu ne olduğunu bile anlamadı. amerikanın oyunu bunlar diyenlerle bak amerika bizden korkuyo diyenler halı saha için takım kurup akşam maça çıktılar. zorla kaleci yapılan birisi şutları karşılamakta güçlük çekmesini "ama ben kalede iyi değilim" diye açıkladı falan.
hilary clinton, berlusconi, der spigel vs vs olayı ciddiye alıp bununla ilgili yorum, toplantı vs yaparken çok bilen türk adamı "olm amerika var lan arkasında, kendi istemediği şeyi yayınlatır mı onlar" dedi.
türkiye, wikileaks'in eteğindeki taşları dökmesini beklerken, beyaz saray "abi valla doğru" dedi.
komplo teorisine komple yatkın bir millet olmak böyle bişi işte.
isviçrede 8 banka hesabı, seçim yatırımının karşılandığı yer burası deniyor; adam ingilizlere bilmemne medyanın kağıtlarını satın, bitecek yakında dedi deniyor; hükümetin bir adamı diğeri için amerikaya "tehlikeli bu adam" dedi deniyor; biz diyoruz ki "komple bunlar, amarikan oyunu"

marvin öpsün hepimizi, belki zeka kırıntısı bulaştırır

Kasım 20, 2010

köpek beslemek

yaklaşık bir hafta önce köpek almaya karar verdik. araştırmalar son hız devam ediyor. erkek olacak, yavşak olmayacak, tüy sorunu yaşamayı pek istemiyoruz.
hayalimiz bir dogo argantino:

kaslı, yakışıklı, güçlü... ama evde beslemeye uygun değil ve eğitimi zor.
kocam biraz manyak köpek sevdiği için boxer istiyor:

ben pek sevmem boxer ama dogo'dan daha (azıcık daha) eve uyumlu ve küçük.
asıl köpek kangal ya da akbaştır diyorum aslında:

ama otlatacak koyunlarımız ve bize saldıran kurtlar olmadan kangal beslemek çok kolay değil.

son olarak brittany diye bir av köpeği buldum. ben çok sevdim kendisini:

av köpeği, evde yaşayabiliyor. orta boy bir köpek, eğitilebilir. ailesine sadık, orta derecede korumacı. yeterli egzersiz sağlandığında apartman hayatında sorun çıkartmıyor. tüy bakımı zor değil.

araştırmalar devam ediyor...

Kasım 12, 2010

back to the past

kadınların klasik bunalımdan kurtulma hareketi olarak gösterilen kuaföre gidip saç değiştirme faaliyetini kuzenin düğünü nedeniyle aradan çıkarttım geçenlerde. duvarda gördüğüm bir afişte fön çekilmiş hali süper olan saç şeklini yaptırmak konusundaki inadım, canım kuaförümün önüne geçemeyeceği bir istek halini aldı. fönlü hali insana benzeyen bu saç kesimini yaptırdım.
kendi çapında bir merinos koyunu olduğum için fön çektirmediğim zamanlarda aynaya bakınca fonda hafif bir müzik başlıyor... amerika kanyonlarını görür gibi oluyorum. müzik hafiften hızlanıyor ve aynaya bakarak şu sözler dökülüyor ağzımdan
"i wake up in the morning
and i raise my weary head
i got an old coat for a pillow
and the earth was last night's bed
i don't know where i'm going
only god knows where i've been..."