Ocak 31, 2010

ferman padişahın, dağlar ferhat'ın.. isyanım var ulan

çalışma yaşantısının insanın hayat enerjisini emdiği bu zamanlarda işten eve dönüp bezgin ve boş oturmak dışında herhangi bir aktiviteye gücü kalmayan birisi olarak anlamsız isyanlara sürüklenir oldum, sıradan olaylar karşısında. öğrencilik zamanlarında okuldan daha çok gittiğim ve sevdiğim mülkiyelilere gitme davetleri bile bazen omuzlarında dünyayı taşıyan atlas'tan daha büyük ağırlık taşıyormuşum hissi uyandırıyor içimde (dünya öküzün boynuzlarında değil atlas'ın omuzlarında yükselir). yok ben gelmeyim demek varken isyankar ruhum çıkıyor nazik dr jekyll bedenimden ve "s.ktrn gidin aq. gelmiyom ben" deyiveriyor.
televizyon izlemekten tiksiniyor olmama rağmen uzun zamandır en büyük sosyal etkinliğim oldu çıktı ya aptal kutusu, ona yanarım en çok. interaktif olarak* izlediğim haberlerde, olan olaylara mı sinirlensem yoksa türkçe'nin katledilişine mi bilemiyorum. tüm gün bilgisayar karşısında beyni pelteleşmiş bir 21. yy insanı olarak kalan son gri hücre kırıntılarımla yaşadığı ülkenin dilini doğru düzgün kullanamayan insanlara sinirlerimi anlatan mailler atıyorum, müşteri hizmetlerini arıyorum kanalların. "bakın şimdi dahi anlamındaki "de", bağlaç olur kendisi, kendisinden önceki sözcükten ayrı yazılmasının yanında bir de sert sessiz yumuşamasına uğramaz. soru eki olarak bilinen mi mı edatları da birleşik yazılmaz ha keza." şeklinde bilgilendirdiğim müşteri hizmetleri temsilcileri şoka girmiş bir şekilde "evet anlıyorum" diyor ama eminim ki (bağlaç olan ki de ayrı yazılır bu arada) içlerinden pek hoş şeyler düşünmüyorlar hakkımda.
bu soğuk, karanlık, az karlı çok ayazlı ocak ayının son gününde, aylar sonra hak edeceğim iki haftalık tatilin hayali ile eşekler gibi çalışıp, kazandığım üç kuruşa bakmadan federer-murray maçını izlemek için "digi" giriş paketini ekonomik pakete çevirttikten sonra federer'in şampiyonluğuna sevinirken kazandığı 2 milyon 100 bin $ ile ilgili de isyan ettim afedersin.
şimdi merakla "olağan kongre"nin sonucunu beklemekteyim, tüpçü bi' daha başkan seçilsin de bana da isyankar tavrımı sergileyecek bir mecra daha açılsın bakalım. kalın ensesine, çukur çenesine, sarkık gıdısına, eblek çehresine iyice sövüp bi' dahaki seçime kadar "yeter yıldırım demirören, yeter!" diye yırtınayım. hayat böyle işte...

*interaktif olarak: haberlerdeki konuyla ilgili bağırıp çağırmak. konuşan kişiye cevap vermek, haberi sunan spikeri ya da alt yazıları yazmakla görevli olan kişileri azarlamak gibi eylemelerin tamamı.

Ocak 21, 2010

efsane geri döndü

yıllar önce evlenip de kaymayı bırakan gelmiş geçmiş en muhteşem patenci evgeni pluşenko 2010 avrupa şampiyonası'nda yine muhteşemdi (haber spikeri ağzıyla blog yazmak).
onunla birlikte ben de ekranlara dönüp yine heyecanla, dudaklarımı kemirerek buz pateni izlemenin keyfini yaşadım. şimdi yine heyecanla gala programını bekliyorum (kendi ile ilgili bilgi vermeyi seven blog yazarı).
6. avrupa şampiyonluğunu alması şerefine süpper bir gösteri hazırlayacağına canı gönülden inanıyor, edvin marton kişisi ile birlikte harikalar yaratmasını dört gözle bekliyorum...
son olarak kendisine şöyle demek istiyorum: yolda yürüdüğünden daha rahat buzda kayan bir insansın aslanım sen, ne o öyle ben bu işi bırakıyorum ayakları? bi daha olmasın!

Ocak 20, 2010

yara kabuğu

soyması çok çok zevkli değil mi?

Ocak 15, 2010

tuhaf zevkler

* sarı saman kağıda siyah tükenmezle yazı yazmak
* çizgileri yeşil olan harita metod defterinin sağ sayfasına yumuşak uçlu kurşun kalemle yazı yazmak
* yeni yıla ait ajandanın ilk sayfasına kişisel bilgileri girmek
* bilgisayarda kayıtlı her şeyi sınıflandırıp klasörlere ayırmak ve itina ile masa üstünden kaldırmak
* her türlü yazılı kağıdı türlerine göre ayırıp poşet dosyalara koymak ve ayrı ayrı klasörlemek
* renkli ayraçlar hazırlayıp klasörde kendince sekmeler oluşturmak
* renk renk yünler alıp kazak-hırka-şal-atkı-bere örmeye başlamak... ama sadece başlamak
* her yaz başı, cicili kumaşlardan bluz dikmek
.
.
.

Ocak 01, 2010

yeni yılı ıskalamak

biz yeni yıla girememiş olabiliriz.
ikinci geleneksel yeni yıl kutlamamızda hangi kanalda geri sayalım diye dolaşıp dururken geri sayımı kaçırdık üzerinize afiyet. bizimle birlikte evimizde bulunan insanlar da dahil olmak üzere 2si kadın 6 kişi bu sefer yeni yıla giremedi. duvar saatimizin yaklaşık 3 dakika geri kalmış olmasından kaynaklanan bu durum, uzay-zaman bükülmesi yaratarak bizim 2010a giremememize neden oldu diye düşünmekteyiz. şimdi tüm insanlar dünyanın güneş etrafındaki yeni turu için adapte olmuşlarken biz eski turu bitirip yeni tura katılamamış olan 6 kişi kendi çabalarımızla yetişmeye çalışacağız. zorlu bir süreç bizi bekliyor.
yeni yılı kaçırınca en azından victoria'nın meleklerini izleyelim dedik ve cnbce'nin karşısına kurulduk (seksi resimleri için tıklayınız). yeni modelin seçimi, black eyed peas, bi kaç güzel hatunun iç çamaşırı ile yürümesi derken saat oldu 1. başlangıcında istediğimiz verimi alamadığımız bu yılı da zaten kabul etmiyoruz. hadi bakalım.