Eylül 26, 2009

ateş su toprak tahta

"sen new york'sun büyük düşün": ny'de 15 dakika yürüme mesafesinde bulunan bir yere araçla yarım saatle giden başbakan artık oranın da akp'nin düzenlemelerine muhtaç olduğunu anlamış. zaten hep merak etmiştim nasıl oldu da el atmadılar diye, washington meydanında bir fıskiye olmadan nasıl rahat ediyorlar, kaliforniya'nın merkeze giden yollarına köprülü kavşak yapmadan nasıl uyuyabiliyorlar diye. meğer zamanını kolluyorlarmış, kurt gibi adamlar.

"küçük tayyip": aynı haberde bir de ayakkabıları delik deşik olan, okula giderken anasının elinden tutamamış bir yavrucak var. hep çocuklarının geleceğini düşünmüş ayacıklarına taşlar batarken ve demiş ki "bu taşlar batmasın diye ne yapabilirim, ne yapabilirim? buldum.. deniz'de yeterince yüzeyde kalabilirsek ayağımıza taş batmaz... hmmm.... gemi!!" çocuklarımın gemileri olursa ayaklarına taş batmaz"

"yeniden olacak o kadar": ciddi ciddi yeniden başladığına inanamıyorum ve gördüğüm kadarıyla eski programın üzerine hiçbir şey katmadan olduğu gibi başlamış resmen. tarif edilemez duygular içindeyim, bi ara tiyatroyu bırakıp açlık grevleri yapmışlar o da yetmemiş ölüm orucuna girişmişlerdi... kim ikna etti geri dönmeye, hangi mantıkla?

"the bodyguard": evet efendim kevin costner da destek verdikten sonra bize bok yemek düşer. daha fazla konuşup da kimseyi rencide etmek istemiyorum çünkü bizim oralarda buna elalemin derdi seni mi gerdi derler, ayıp

Hiç yorum yok: