Temmuz 25, 2009

çocukluk-1

herkesin kendi vücudunda sevdiği, beğendiği bir yer vardır sanıyorum, çok büyük bir narsist değilsem. ben en çok yüzük parmaklarımın tırnaklarını severim mesela (işaret parmaklarımınkileri de hiç sevmem). özellikle de biraz uzatıp parlatıcı sürünce pek güzel görünürler ama bu sevgimle ilgili tuhaf bi sorunum var, çok küçükken anlatılan bir hikaye yüzünden.
bir geyik göl kenarında kendini hayran hayran izlerken içinden de boynuzlarının ne kadar güzel olduğunu düşünürmüş. uzun uzun bakarmış boynuzlarına ve iç geçirirmiş, böyle güzel boynuzlarım var ama şu bacaklarımın çirkinliği beni çok üzüyor diye. bir gün yine boynuzlarını övüp bacaklarının çirkinliğine takılmışken bir aslan saldırmış zavallı geyiğe, geyik olanca hızıyla kaçmaya başlamış. o beğenmediği bacakları o kadar çevikmiş ki aslanı epey geride bırakmış, dönüp bakmış aslan devam ediyor koşmaya. tam hızlanmaya başlayacakken boynuzları bir ağacın dallarına takılmış ve uğraştıkça daha da çıkılmaz bir hale gelmiş. o sırada geyiğe yetişen aslan zavallıyı bir güzel yemiş.
birincisi küçük bir çocuğa anlatılacak hikaye mi şimdi bu? güya ders veriyor bak beğenmediğin şeyler aslında çok işlevsel olabilirken, beğendiklerin sana zarar verebilir diye ama son cümleyi duyan çocuk acaba ders alabilecek psikolojide olablilir mi?
ikincisi ben bu hikayeyi dinlediğimden beri, yüzük parmaklarımın tırnaklarını sevip işaret parmaklarımınkini sevmememin başıma bir iş getireceği günü beklemekteyim manyakça.
üçüncüsü ise bence tüm hikayeler parmak çocuk gibi olmalı. çok severim o hikayeyi. bi ara onunla ilgili duygularımı da sanal aleme dökmek dileğiyle küçüklerimin gözlerinden büyüklerimin ellerinden, yaşıtlarımın yanaklarından öperim.

Hiç yorum yok: