Mart 08, 2009

bişey

türk filmlerinin klasik yanlış anlama sahnesi vardır. hatunun mal gibi güvendiği kötü adam bir fırsat bulup esas kızla yalnız kalmayı başarır ve ondan "yaralanmaya" çalışır. kızcağız deli gibi çığlıklar atarak adamın elinden kurtulmaya çalışırken gömleğinin bir kısmı yırtılıp sütyeni görünür, o sırada yere düşer, adam da hoop üstüne atlar, çılgınlar gibi tepinip bağıran kız bir yandan ağlar. bu arada kızın sevgilisi esas oğlan tesadüfen eve gelir ve bu çığlıkları duyarak olayın olduğu yeri bulur. kötü adamı tekme tokat uzaklaştırdıktan sonra kıza da "sürtüüük" diye bir tokat atar ve uzun süreli bir aşk acısı izleriz. kötü adam ölmek üzereyken gerçeği açıklar esas oğlana, o da kıza gider. hemen hemen türk filmlerinin yarısından çoğunda olan bu sahnelerin benim en sinir olduğum yeri, kızın ağlaya zırlaya adama sarılıp mutluluktan havalara uçmasıdır.
yahu yıllarca adam sana acı çektirdi, yalancı dedi, orospu sandı, sonra gelip ben yanlış anlamışım diyince salya sümük boynuna atlamak ne?? yerde tepine hıçkıra tecavüzden kurtulmaya çalıştığımı anlayacak kadar beyni olmayan bi adam, bana inanamayıp gidip tecavüzcüden duyunca her şey düzeliyo mu? bi figüran kadar güvenilirliğim yok mu? belki ölürayak yalan söylüyo hem, ne biliyo ki?
bi de bu filmlerin şöyle bi etkisi oldu; türk erkekleri bu sahne karşısında hep aynı tepkiyi veriyolarsa, bi gün başıma böyle bişi gelirse kendimi aklamak için kötü adamı vurup ölüm döşeğinde gerçeği itiraf etmesini sağlayıp katil olcam... işte bu durumda da hapisten çıkınca kötü yola düşüyosun. koğuşta tanıştığın sevecen bi abla sana bi adres verip senden önce çıkıyo hapisten, çıkınca zor durumda olduğun için gidip ablaya sığınıyosun ve o da seni satıyo. zaten sevgilin de anne baba zoruyla zengin ve gıcık bi kadınla evlenmiş oluyo. bu arada hapse girmeden önce doğurduğun çocuğu görebilmek için bakıcı kılığına girip eve gidiyosun ki bu durumda eski sevgilinin de kör olmuş olması lazım, tanınmaman için. offf hayat çok zor.

Hiç yorum yok: