Ocak 29, 2009

make love not warcraft

South Park’ın 10. sezonda tüm ahalinin toplanıp bir oyuncuyu öldürdükleri bir bölüm vardı. geçmiş yılların tamamında her gün her saat WOW oynamış bu kişi o kadar kasmış o kadar kasmış ki, kimsenin ulaşamayacağı bir level’a gelmiş ve patır patır “masum insanlar”ı öldürüyordu. Blizzard’ın yönetim kurulu tutuşmuş bi şekilde toplantı felan yapıyodu, biri dünyanın kurallarını çiğniyo diye. işte çok yakında bizim herif de o level’a ulaşacak ve durdurulması imkansız bir canavara dönüşecek.

aslında onu suçlamak da yanlış olur, kendisi tam da oyunu bıraktığı sırada Blizzard tutup wrath of the lich king’i çıkardı, adamın aklını başından aldı. yavrucum da lunaparkta pamuk şeker görmüş minik bir çocuk heyecanıyla oyunu, bulduğu her türlü belgeden takip etmeye başlayınca, ağzının kenarından akan suları görüp dayanamadım ve yılbaşı hediyesi olarak kendisine bir adet lich king aldım.

şimdi bu olayın iç yüzünü anlayabilmek için anadolu’nun kuş uçmaz kervan geçmez köylerinden birinde yaşayan bir kadından bahsetmek en doğrusu kanımca. törelerin kanun olduğu bu köyde yaşayan ve köyün en güzel kızı olan meyrem ihtişamlı bir düğünle, köyün ağasının oğlu ile evlenir ve evliliklerin başında her şey çok güzeldir. birbirlerini severek evlenmişlerdir. ancak aradan zaman geçtikçe köy halkındaki çocuk beklentisi artmaya başlar. uzun bir süre sonunda meyrem hamile kalır, herkes merakla bebeği beklemektedir. özellikle de kaynana ve kayınbaba. bir bahar ayında doğum yapan meyrem’in bir kızı olur. insanlar dışardan belli etmeseler de arkadan meyrem hakkında konuşmaya başlarlar oğlu olmadı diye. annesi der ki bi dahakine artık. bi kaç yıl sonra meyrem yine hamile kalır, herkes ağa torununun erkek olması gerektiğini düşündüğü için yine köylüyü bir merak alır.. ama meyrem’in yine kızı olur. ağa çok üzülür, oğlu da aslında bir erkek ister ama karısını sevdiği için bişi diyemez. ancak meyrem durumu anlar ve gidip kendi eliyle bir kuma alır gelir. bu gencecik kız, melisa, sadece kocasına bir oğlan versin diyedir ama kız cingöz çıkar ve kocasını meyrem’in elinden alır. adam tarladan eve dönerdönmez melisa’nın yanına koşar, karısıyla ilgilenmez bile, bütün hayatı melisa olmuştur artık…

işte böyle.. yani şunu diyorum ki, kendi elimle kendime kuma almışım da haberim yokmuş. boyu devrilsin o elisa’nın.

ama ben boş durdum mu bu arada? durmadım. kocamın 80 level undead rogue’su olur da benim hiç bişeyim olmazsa olur mu? hemen kendime death knight bir blood elf aldım, 70 level’a getirdim, yemedim yedirdim, içmedim içirdim. hepimize hayırlı uğurlu olsun..

kumam ve ben

Hiç yorum yok: